Vladimir İlyiç Ulyanov, bilinen adıyla Lenin (22 Nisan 1870, Simbirsk – 21 Ocak 1924, Moskova), Rus sosyalist devrimci ve politikacı. Marksist-Leninist ideolojinin fikirsel önderi, Ekim Devrimi'nin lideri ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu. Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin öncüsü olan Rusya Komünist Partisi (Bolşevik)'nin ilk lideri. Lenin aynı zamanda Marksist teorik ve felsefi yazıların yazarı olarak bilimsel sosyalizmin Marx ve Engels sonrası geliştiricilerindendir. Lenin'in en büyük amacı, kapitalizmin uzlaşmaz sınıf çelişkilerinden proleter bir dünya devrimi oluşturup toplumsal sınıf karşıtlıklarının olmadığı insan toplumunun tarihsel oluşumuna öncülük etmekti.
Kendisi, Marksizm üzerine kurulmuş politik ve ekonomik bir teori olan Leninizm'in de kurucusudur. Leninizm, Marksizmin çağın gereklerine göre hem kuramsal hem politik hem de ekonomik alanda, temel ilkelere bağlı kalarak yeniden uyarlanması olarak anlaşılır. Leninizm kavramı, yeni olgular ve yeni bilimsel gelişmeler doğrultusunda Marksizmin yeniden üretilmesi gereği üzerinden değerlendirilir ve Marksizmin devrimci ve bilimsel özüne uygun olarak geliştirilmesi olarak anlaşılır ve genelde Marksizm-Leninizm olarak anılır.
Lenin ve onun eserleri, 20. yüzyılda tüm dünyada sosyalist devrimlerin ve emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelelerinin yaşanmasında büyük etkiye sahip olması dolayısıyla pek çok yazar ve tarihçi tarafından dikkatle incelenmiş ve hakkında 2 bine yakın eser yazılmıştır.1 Dünya proleteryasının ve pek çok komünist partinin ideolojik önderi kabul edilmektedir. Ayrıca dünyada eserleri yabancı dile en fazla tercüme edilen yedinci kişidir.2
Rus İmparatorluğu zamanında adı Simbirsk olan Ulyanovsk'ta doğan Lenin, serfliğin kaldırılmasının ardından özgürlüğünü kazanan bir aileden gelen İlya Nikolayeviç Ulyanov (1831-1886) ile Maria Aleksandrovna Ulyanova'nın (1835-1916) oğludur.3 Ailenin etnik yapısı çeşitlilik gösterir. "Lenin'in ataları Rus, Kalmuk (Oyrat), Tatar, Yahudi, Alman, İsveçli ve muhtemelen diğer birkaç halka daha mensuptur."4 Lenin Rus Ortodoks Kilisesi'nde vaftiz edildi.
Lenin'in kardeşleri devrimci faaliyetlerde aktif olarak yer aldı. Anna (1864-1935), Dimitri (1874-1943) ve Maria (1878-1937) Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi üyesi olarak sosyalist mücadeleye katıldı, İskra (Kıvılcım) ve Pravda (Gerçek) adlı gazetelerin yayın kurulunda çalıştı. Ağabeyi Aleksandr (1866-1887) ise halkçı Narodnaya Volya grubunun üyesi olarak faaliyet gösterdi. Devrimci faaliyetler yerine üniversitede kariyer yapmayı tercih eden Olga (1871-1891) ise St. Petersburg'da üniversitede eğitim görürken genç yaşta öldü.
Lenin yaşamının ilk yıllarında üç trajedi ile karşı karşıya kaldı: Bunlardan birincisi 1886 yılında babasının beyin kanamasından ölümü, ikincisi de Mayıs 1887'de ağabeyi Aleksandr İlyiç Ulyanov'un Rus çarı III. Aleksandr'a suikast düzenleyen bir örgüte üye olması nedeniyle asılmasıydı. Aleksandr tutuklandığı sırada yanında bulunan kız kardeşi Anna Ulyanova, Karzan yakınlarındaki küçük Kokuchkino kasabasına sürüldü. Yaşadığı üçüncü trajedi ise 1891'de kız kardeşi Olga'nın genç yaşta tifodan hayatını kaybetmesi oldu.
Resmî Sovyet biyografilerinde, devrimci eylemlerinin temelinde ağabeyi Aleksandr'ın idam edilmesinin etkili olduğu belirtilir. Sovyet ders kitabında basılan Beluzov'un ünlü resmi,5 genç Lenin'i ve annesini Aleksandr'ın kaybı için yas tutarken gösterir. "Farklı bir yol izleyeceğiz." cümlesi Lenin'in halk devrimi için anarşist ve bireysel yöntemler yerine Marksist bir yaklaşım seçtiği anlamına gelmektedir. Lenin, Marksizm ile ilgilenmeye başladıktan sonra öğrenci gösterilerine katıldı ve sonunda tutuklandı. Kazan Üniversitesi'nden atıldıktan sonra bağımsız olarak çalışmalarına devam etti. Bir süre sonra St. Petersburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu ve 1891 yılında mezun olarak avukatlık yapmak için lisans aldı.6
Latince ve Yunanca konusunda kendini gösteren Lenin, aynı zamanda Almanca, Fransızca ve İngilizce de öğrendi ancak Fransızca ve Almanca bilgileri yetersizdi. 1917'de Inessa Armand'ın yardımıyla Fransızca ve İngilizce ile yazılan makaleleri çevirmiş ve aynı yıl Cenevre'de S.N. Raviç'e, ''Benim Fransızcayla ders verme kabiliyetim yok.'' demiştir.7
Lenin, Samara’da birkaç yıl çalıştıktan sonra, 1893 yılında Sankt-Peterburg’a yerleşti. Kariyer yapmak yerine devrimci propaganda ile uğraşmayı tercih etti ve Marksizm üzerine çalıştı.
1895 yılında Sankt-Peterburg'da bir grup arkadaşı ile İşçi Sınıfının Kurtuluşu İçin Mücadele Birliği'ni kurdu. Birliğin amacı işçilerin ağır çalışma koşullarının iyileştirilmesi, uzun mesai saatlerinin kısaltılması, ücretlerin yükseltilmesi gibi iktisadi taleplerin yanı sıra bu talepleri Çarlık Rusyası'na karşı siyasi mücadele ile birleştirmekti.8 Lenin, 7 Aralık 1895'te bu birliğe üyeliği sebebiyle Çarlık rejimince tutuklandı. 14 ay tutuklu kaldıktan sonra Sibirya’daki Shushenskoye köyüne sürgüne gönderildi. Bu yıllarda Lenin'in ablası Anna Ulyanova, Lenin ile cezaevinde iletişime geçerek kriptografi uzmanlığını kullanarak parti belgeleri ve mektuplarını gerekli mercilere ulaştırdı.
Temmuz 1898'de bir sosyalist eylemci olan Nadejda Krupskaya ile evlendi. Nisan 1899'da Razvitiye kapitalizma v Rossi (Rusya’da Kapitalizmin Gelişmesi - Geniş-Çaplı Sanayi İçin Bir İçpazarın Oluşma Süreci)9 yayımlandı.
1900 yılında cezasının sona ermesinin ardından Rusya’da ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde çalıştı. Zürih, Cenevre, Münih, Prag, Viyana, Manchester ve Londra’da bulundu. Sürgünde iken, sonraları önde gelen rakiplerinden olacak olan Julius Martov ile Iskra gazetesini kurdu. Devrimci hareket üzerine çeşitli makaleler ve kitaplar yazdı. Bu dönemde çeşitli mahlaslar kullandıktan sonra sonunda Lenin mahlasını kullanmaya karar verdi. Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nde (RSDİP; Rusça: РСДРП ) söylemleriyle ön plana çıktı ve lider olarak etkin görev aldı.
1903 yılında yazdığı Şto delat? (Rusça: Что Делат?) (Ne Yapmalı?)1011 kitapçığının kısmen etkilemesiyle parti içi bölünme meydana geldi. Bu kitapçığın devrim öncesi Rusya’sında en etkili kitapçıklardan biri olduğu söylenir. RSDİP'in 1903 yılında toplanan kongresinde Menşeviklere karşı Bolşeviklere önderlik etti.
Lenin, parti üyeliği, izlenecek devrimci politika ve iktidarın alınması konusunda Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin diğer önderlerinden farklı düşüncelere sahipti. Parlamenter yoldan verilecek mücadelenin işçi sınıfını oyalamaktan başka bir işe yaramayacağını savunuyordu. Seçim hakkı ülkenin tüm yurttaşlarına tanınmadığı için açılacak meclis elit kesimin istekleri doğrultusunda hareket edecek, sözde demokratik hakların verildiği gerekçesiyle Çar'ın meşruiyeti artacak, emekçiler ise sömürü düzeninde yaşamaya devam edeceklerdi. Parlamenter mücadeleyi savunan Martov'un görüşlerini destekleyenler azınlıkta oldukları için Menşevik, devrimci mücadeleyi savunan Lenin'in görüşlerini destekleyenler ise çoğunlukta oldukları için Bolşevik olarak adlandırıldı. Ancak Lenin devrimci mücadelenin parlamenter faaliyetlerin tümüyle reddedilmesi anlamına gelmediğini de ifade ediyordu. Meclise gönderilecek parti temsilcileri işçilerin haklarını burada da savunabilir ve partinin halk üzerindeki etkisini güçlendirebilirdi.
1905 Devrimi Lenin'i haklı çıkardı. Halkın sefalet ve ağır çalışma koşullarına karşı devrimci önderlik olmaksızın ayaklanması Lenin'in devrimci politika konusundaki tezlerini geçerli kılıyordu. Ancak Lenin 1905 Moskova Ayaklanması olarak bilinen bu isyan girişiminin başarısız olmasının da yine partinin halka önderlik edememesinden kaynaklandığını ve büyük bir fırsatın kaçırıldığını ifade etti.
1906 yılında RSDİP'nin başkanlığına seçildi ve güvenlik nedeniyle 1907 yılında Finlandiya’ya geçti. Avrupa'daki seyahatlerine devam ederek 1912'de Prag Parti Konferansı ve 1915'te Zimmerwald Konferansı gibi birçok sosyalist toplantıya ve etkinliğe katıldı. Lenin, Zimmerwald Solu'nun en önemli lideriydi. Inessa Armand, Rusya’yı terk edip Paris'e yerleştikten sonra sürgünde yaşayan Lenin ve diğer Bolşevikler'le karşılaştı. Armand'ın bu dönemde Lenin'in sevgilisi olduğuna inanılır.1213 Lenin daha sonra İsviçre’ye geçti. Lenin'in Paris günleri yönetmenliğini Sergey Yutkeviç'in yaptığı Lenin Paris'te filminde anlatılmıştır.
1914 yılında I. Dünya Savaşı başladığında, o zamanlar kendilerini Marksist diye tanımlayan Avrupa'nın sosyal demokrat partileri, kendi ülkelerinin savaş için harcadığı çabayı destekledi. Lenin, Alman sosyal demokratlarının savaşı desteklediğine ilk başlarda inanmamıştı; bu olaylar neticesinde savaşı destekleyen partilerden oluşan İkinci Enternasyonal’den ayrıldı. Lenin “emperyalist savaş” olarak nitelediği bu durumun sınıflar arası savaşa dönmesi gerektiğini savunuyordu. Bu amaçla savaşan tüm ülkelerin halklarına hükûmetlerini desteklememelerini ve cephedeki askerlerin silahlarını birbirlerine değil, subaylarına ve onları emperyalist saldırganlığa yönelten siyasilere yöneltmeleri çağrısında bulundu.
Dosya:18951200-lenin-karteikarte-ochrana.jpg|Lenin'in Ohranka (Kamu Güvenliğinin ve Düzeninin Korunması Departmanı) tarafından oluşturulmuş sabıka dosyası, 21 Aralık 1895 Dosya:Lenin-1895-mugshot.jpg|Lenin'in sabıka kaydındaki fotoğrafı (Aralık 1895) Dosya:Lenin-Switzerland.jpg|Zürih'te Lenin'in kiraladığı daire
Şubat 1917'de Sankt-Peterburg'da devrimci hareketlenme başladı. Savaşa, yoksulluğa ve ağır çalışma koşullarına karşı kadınların başlattığı eylemler işçilerin de katılımıyla giderek büyüdü. Halk ayaklanmasına kısa sürede savaştan yorgun düşmüş askerler de katıldı. Nihayet Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahttan feragat etti. Ancak isyan dolayısıyla korkan Prens Mihail tahtı reddedince Romanov hanedanı devrildi ve monarşi rejimi tarihe karıştı.
Devrim haberini İsviçre'de alan Lenin, hemen partiye izlenecek taktikleri belirten "Uzaktan Mektupları" iletti. Lenin bu mektuplarda yeni hükûmete kesinlikle destek verilmemesini ve devrimci mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.
Rusya'daki 1917 Şubat Devrimi'nden ve Rus çarı II. Nikolay'ın devrilmesinden sonra Lenin en kısa sürede Rusya’ya geri dönmek zorunda olduğunu biliyordu ancak tüm hızıyla süren I. Dünya Savaşı sırasında tarafsız İsviçre'de sıkışıp kalmıştı. İsviçreli komünist Fritz Platten, Lenin'in ve etrafındakilerin Almanya üzerinden trenle yolculuk edebilmesi için Alman hükûmeti ile anlaşmaya varmıştı. Alman hükûmeti, Lenin'in Rusya'ya dönüşünün açabileceği siyasal karışıklığın Doğu Cephesi'nde savaşı bitirmeye yardımcı olacağını umuyordu.14 Lenin ise Alman hükûmetinin bu amacını bilerek devrimci mücadele için Rusya'ya geçişte onlardan yardım almaktan çekinmedi, ancak 1919'da Almanya'daki Spartaküs hareketine destek olarak despot Alman hükûmetinin devrilmesi için de çaba sarf etti. Almanya'dan sonra feribotla İsveç'e geçen Lenin'in İskandinavya’daki yolculuğu İsveçli komünistler Otto Grimlund ve Ture Nerman tarafından ayarlanmıştı.
Nisan 1917’de Sankt-Peterburg’a ulaşan Lenin, Finlandiya İstasyonu'nda kendisini karşılayan kalabalığa hitaben bir konuşma yaptı. Lenin, ikili iktidar olarak adlandırdığı bu durumda geçici hükûmete kesinlikle destek verilmemesi gerektiğini, burjuva hükûmetinin yoksul işçi ve köylü kitlelerinin taleplerine cevap veremeyeceğini, bu nedenle Sovyetlerin tam iktidar olduğu bir devrimin gerekliliğini ifade etti. Hemen ardından yayımladığı Nisan Tezleri15 ile izlenecek yolu belirledi. Bu tezlerde burjuva hükûmetinin devrilerek işçi ve köylüleri temsil edecek Sovyet iktidarının kurulması gerektiğini, emperyalist savaş sırasında Avrupa’daki hemen hemen tüm sosyal demokratların kendi hükûmetlerinin savaş politikalarını desteklemelerinden dolayı sosyal-demokrasinin önemini yitirdiğini, bu nedenle Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi olan partinin adının Komünist Parti olarak değiştirilmesi gerektiğini belirtti. Başlangıçta Lenin, partisini sol görüş olarak izole etmesine rağmen Bolşeviklerle anlaşmazlık sonucu parti, geçici hükûmetten medet ummayanların toplanma yeri hâline geldi. Muhalefetteki Bolşevikler, sorumluluk almayarak hükûmet uygulamalarını sahiplenmedi.16
Bu dönemde, Aleksandr Kerenski ve Bolşeviklerin diğer rakipleri, Lenin’i Almanlardan para alan bir ajan olarak suçladı. Bunun üzerine, önceleri Menşevik olan ve Şubat Devrimi'nden sonra Bolşeviklere katılan Leon Troçki, 17 Temmuz’da Lenin'i savunan bir konuşma yaptı:17
Temmuz Günleri’nde Bolşevik gösteriler yoğunlaştı. Ancak geçici hükûmet bu gösterileri yüzlerce insanın ölümüne yol açacak biçimde şiddet kullanarak bastırdı. Bundan sonra Aleksandr Kerenski önderliğindeki geçici hükûmet Bolşeviklere karşı sert tedbirler aldı. Bolşeviklere ait matbaa basılarak, Pravda gazetesi kapatıldı. Troçki ve pek çok Bolşevik tutuklandı. Lenin hakkında idam kararı çıkarıldı. Lenin güvenlik nedeniyle Finlandiya’ya iltica etti. Temmuz ayı sonunda yasa dışı koşullarda yapılan 6. Kongre'de Enternasyonalistler Bolşeviklere katıldı. Lenin Eylül ayında gizlice Petrograd'a geçerek, geçici hükûmete karşı, "Sovyetler iktidara!" sloganıyla silahlı bir devrim hazırlıklarına başladı. Hükûmet üzerine düşüncelerini "Devlet ve Devrim"18 adlı eserinde açıkladı. Bu denemede işçiler tarafından seçilen ve yine işçiler tarafından iptal edilebilen işçi konseylerinden ya da "Sovyetlerden" oluşan yeni bir hükûmet tarzından söz etti.
Lenin, Bolşevik Parti Merkez Komitesi toplantılarında derhal iktidarın alınması gerektiğini vurguladı ve özellikle ayaklanma konusunda ayak direyen Zinoviev ve Kamenev'e üstün gelmek için Merkez Komite görevlerinden istifa etmekle tehdit etti.19 16 Ekim günü yapılan Merkez Komite toplantısında 10-2 oyla ayaklanma kararı alındı.20
Dosya:Lenin.Nerman.Lindhagen.Stockholm..jpg|Lenin, Ture Nerman ve Carl Lindhagen (Stokholm, Nisan 1917) Dosya:Locomotive 293.jpg|Nisan 1917'de Lenin'i Sankt-Peterburg'ın Finlandiya İstasyonu'na getiren lokomotif Dosya:LeninDisfrazadoEnLaEstaciónRazliv19170729.jpg|Temmuz Günlerinden sonra Geçici Hükümet tarafından arandığı için kıyafet değiştiren Lenin perukla (Finlandiya, 11 Ağustos 1917)
Miladi takvime göre 7 Kasım 1917'de Bolşevikler Sankt-Peterburg'da geçici hükûmeti devirmek için harekete geçti. Smolni Enstitüsü'nde bulunan Lenin devrim talimatlarını buradan veriyordu. 10 bin kadar Kızıl Muhafız başkentteki stratejik mevkileri ele geçirdi. 8 Kasım'da Kışlık Saray ele geçirildi ve hükûmet düştü. Lenin II. Sovyetler Kongresi'nde Halk Komiserleri Konseyi (Sovnarkom / hükûmet) başkanı seçildi.
Lenin iktidarın alınmasıyla birlikte ilk iş olarak halkın barış taleplerine cevap vererek savaşan tüm devletlere ilhaksız ve tazminatsız bir barış önerisinde bulundu. Hemen ardından toprak kararnamesini yayımlayarak büyük mülk sahipliğini yasakladı ve azınlıktaki toprak aristokratlarının elindeki toprakların halkın çoğunluğunu oluşturan yoksul halk kitlelerine dağıtılmasını emretti.
Ülkenin geleneksel ve çağ dışı düzenden kurtarılması için bir dizi yeni karar aldı. Kilise ile devlet ve eğitim kurumlarını ayırarak laik düzeni getirdi. Kadınlar ile erkekler arasında siyasi ve sosyal alanda hak eşitliği sağladı. İşletmeler üzerinde işçi denetimi getirerek fabrikalarda yönetimi devralacak işçi konseyleri kurulmasını emretti. Bankaları ulusallaştırdı ve Çarlık döneminden kalma dış borçların ödenmesini reddetti. Büyük çoğunluğu batı Avrupa devletlerince işletilen maden ocaklarını da millileştirdi.
Lenin sınıfsal farklılıkların tamamen ortadan kalktığı eşit bir toplumsal düzenin ısrarlı savunucusuydu. Bu amaçla soyluluk unvanları kaldırılarak tüm vatandaşlar yasalar önünde eşit kabul edildi. Halk isyanının en önemli sebeplerinden biri olan ağır çalışma koşullarına çözüm olarak günlük çalışma süresini 8 saate indirdi. Çocuk işçi çalıştırılmasını kesin olarak yasakladı ve bu konuda eşi Nadejda Krupskaya'nın da çalıştığı ve kızkardeşi Maria Ulyanova'nın başkanlık ettiği Halk Eğitim Komiserliği'ne bağlı Çocuk Koruma Departmanı'nın kurulmasını sağladı. Yine Nadejda Krupskaya'nın öncülük ettiği, çocukların ve gençlerin sağlıklı gelişimi ve eğitiminde önemli rol üstlenecek Komsomol ve Pioner örgütlerinin oluşturulmasını destekledi.
"Komünizm, Sovyet iktidarı ile tüm ülkeye elektriğin ulaştırılmasıdır."21 diyen Lenin, Rusya’nın her yerine elektrik götürülmesinin ve tarım ile sanayinin modernize edilmesinin önemini vurgulamıştır. "Sanayinin modern ve ileri teknoloji üzerinde örgütlenmesinin ve kent ile kırsal arasında bağlantı sağlayacak olan elektriğin yaygınlaştırılmasının kent ile kırsal arasındaki ayrımı ortadan kaldıracağını, kırsaldaki kültür düzeyini yükseltmeye olanak sağlayacağını ve ülkenin en ücra köşelerinde bile geri kalmışlığı, cehaleti, yoksulluğu, hastalığı ve barbarlığı yok edeceğini köylülere göstermeliyiz."22 Herkes için ücretsiz evrensel bir sağlık sistemi kurmak, kadınlara haklarını iade etmek ve okur yazar olmayan Rus halkına okuma yazma öğretmek konularında çok hevesliydi. Bu amaçla sadece çocuklar için değil yetişkinler için de eğitim kurumları oluşturulmasını emretti. İşçilerin hem temel ve teorik hem de mesleki eğitimi için rabfak (işçi fakülteleri) kurulmasını emretti. Ülkedeki tüm çocuklar için ücretsiz ve mecburi eğitim sistemi getirdi.23 Ama Bolşevik hükûmetinin öncelikli eylemi Rusya’yı I. Dünya Savaşı’ndan çekip kurtarmaktı.
Almanların doğuya doğru sürekli ilerlemeleri tehdidiyle karşı karşıya kalan Lenin, Rusya’nın acilen bir barış antlaşması imzalaması gerekliliğini tartışmaya açtı. Buharin gibi diğer Bolşevik liderleri, savaşa devam etmenin Almanya’da devrim çıkartmanın bir yolu olduğunu savunuyorlardı. Uzlaşmaları yöneten Troçki her iki tarafın da toprak kazançlarını iade etmesi şartıyla bir barış antlaşması yapılmasını içeren orta yolu savunuyordu. Barış görüşmeleri başarısız olunca Almanlar ilerlemeye devam etti ve Rusya’nın batı topraklarının büyük bölümü işgal edildi. Bu durum karşısında Lenin’in savunduğu tez, Bolşevik liderlerinin çoğunluğunun desteğini kazandı. 3 Mart 1918'de Brest-Litovsk Antlaşması’nı imzalayan Lenin, Rusya’yı I. Dünya Savaşı’ndan çıkardı. Bu antlaşma sonucunda Rusya, Almanya'ya ve Osmanlı İmparatorluğu'na önemli toprakları geri vermek zorunda kaldı.
Bolşevikler, ilk dönemde Sosyalist Devrimci Parti'nin sol kanadıyla birlikte bir koalisyon hükûmeti kurdu ancak sosyalist devrimcilerin Brest-Litovsk Antlaşması'na karşı çıkıp muhalif partilerle birleşerek Bolşevik hükûmetini devirmeye çalışmasıyla bu koalisyon bozuldu. Lenin, bu çabalara karşı, muhalif partilerin bazı üyelerinin hapsedilmesini de içeren toptan bir karşı çıkmayla cevap verdi.
Bolşevikler, mecliste güçlü olan Sosyalist Devrimcilerin Almanya ile yapılan barışı desteklemeyerek Sovyet hükûmetinin aldığı kararları reddetmesi üzerine 19 Ocak'ta yapılan ilk oturumu Kızıl Muhafızları kullanarak kapattılar ve Sovyetlerin desteğinden dayanak aldılar. Bu tarihten itibaren, görüşleri Lenin'e ve Bolşeviklere uymayan parti ve gruplar düzenli olarak siyasal hayattan çıkarıldı ve süreklilik arz eden iç savaşlar bahane edilerek kurucu meclis kongreleri tekrar tekrar dağıtıldı.
1918’in başından itibaren Lenin, işçilerin kendi kendilerini yönetmeleri kavramına zıt ama uzmanlık ve verimlilik sağlayabilmek adına her kuruluşun başına tek bir kişinin geçmesi ve demokratik kurallara göre kuruluşu yönetmesi gerekliliği konusunda kampanya yaptı. S. A. Smith’in yazdığına göre: "İç savaşın sonuna doğru, 1917’deki fabrika komitelerince tanıtılan sanayi idaresinin demokratik idare tarzından eser kalmamıştı ancak hükûmet, bunun bir önemi olmadığını çünkü sanayinin artık işçi devletinin kontrolüne geçtiğini savunuyordu."
Ekim Devrimi'nden sonra ülkede Sovyet iktidarını yıkabilmek için sabotaj ve saldırı faaliyetleri başladı. Bolşevikler hükûmeti karşı devrimcilerden korumak için Çeka (Rusça: ЧК) adını verdikleri Sovyetler Birliği'nin ilk güvenlik teşkilatını, istihbarat ve gizli servisini kurdular.24
Bolşevikler Ekim Devrimi'nin ertesinde yayılmaya başlayan karşı-devrimci faaliyetleri durdurmak için farklı taktikler uygulamak zorundaydı. Fransız Devrimi'ndeki devrim mahkemesi savcılarından Antoine Quentin Fouquier de Tinville gibi bir adama ihtiyaç duyan Lenin, 2 Aralık'ta yeni bir özel komiteyi kurdurmak için Askerî Devrimci Komitesi eski başkanı Felix Dzerzhinski'yi atadı. Sabotaj faaliyetleri ve karşı devrimle mücadele etmek için istisnaî yöntemlerin kullanılmasını emretti. İç savaştaki olağanüstü koşullarda Beyaz Terör'e ve bu terörün maddi ve manevi destekçisi emperyalist devletlerin saldırılarına karşı sert tedbirler alınmasını önerdi. "Savaş Komünizm"i olarak adlandırılan bu dönemde bazı özgürlükler geçici olarak kısıtlandı.
Feliks Dzerjinski 19 Aralık 1917'de Halk Komiserleri Konseyi toplantısında devlet dairelerinde sabotaj ve karşı-devrimci faaliyetler konusunda bir rapor sundu. Bu rapor Tüm Rusya Karşı-Devrim ve Sabotajla Mücadele Olağanüstü Komisyonu'nun (Rusça: Всероссийская чрезвычайная комиссия по борьбе с контрреволюцией и саботажем /Kısaca: Çeka) kuruluşunda bir teklif niteliği kazandı ve 6 Şubat 1922'de ilk Sovyet güvenlik, istihbarat ve gizli servisi Çeka kuruldu.
Lenin Sovyet devletinin güvenliği açısından her zaman Çeka’nın koruyucusu ve savuncusu oldu.25 Çeka daha sonra NKVD ve nihayet KGB adını aldı.
Bolşevikler devrik Çar II. Nikolay için bir mahkeme kurmayı planlamıştı. Lenin, Çar II. Nikolay'ın halka karşı işlediği suçlardan, özellikle toplu katliamlardan yargılanmasını istiyordu. Ancak 1918 Temmuz'unda Beyaz Ordu’nun kraliyet ailesinin tutulduğu Yekaterinburg'a ilerlemesi üzerine Sovyet komiser Sverdlov, yerel Sovyet'ten, Beyazlar tarafından ele geçirilmesindense devrik çarın infaz edilmesi için istekte bulundu. Çarın ve ailesinin öldürüldüğü olaya merkezî hükûmetin mi yoksa yerel Sovyet’in mi karar verdiği, tarihçiler arasında hâlâ bir tartışma konusudur. Ancak Yekaterinburg şehrinin düşme olasılığı üzerine Çarın Beyaz ordu askerleri tarafından kurtarılmasının sebep olacağı tehlike dikkate alınarak infaz kararını yerel Sovyetin almış olması ihtimali yüksekti. Zira Bolşevikler Kasım 1917'de iktidara gelmiş olmasına rağmen Çar ve ailesi Temmuz 1918'de infaz edilmişti.
Lenin iktidarı süresince pek çok kez silahlı saldırıya maruz kaldı. Karşı-devrimciler ya da Anti-Bolşevikler Sovyet hükûmetinin ancak Lenin'in ölümüyle düşeceğine inanıyorlardı. Bu amaçla ona suikast düzenlemekten hiç çekinmediler.
İlk olarak 14 Ocak 1918 günü Lenin’in aracına Petrograd’da silahlı saldırıda bulunuldu. Bir konuşmadan dönen Lenin ve İsviçreli komünist Fritz Platten aracın arkasında oturuyordu. Ateş edilmeye başlandığında "Platten, Lenin’i başından tutarak yatırdı… Platten’in eli, Lenin’i korumaya çalışırken sıyırıp geçen bir kurşun yarasıyla kan içinde kalmıştı."26
30 Ağustos 1918 günü, Sosyalist Devrimci Parti SR üyesi Fanya Kaplan, bir miting sonrası aracına giden Lenin’e yaklaştı ve adını haykırdı. Cevap vermek için dönen Lenin, suikastçının üç el ateşiyle yaralandı. Kurşunların ikisi omzuna, biri akciğerine isabet etti. Lenin, güvenlik nedeniyle hastane yerine Kremlin’e götürüldü; doktorlar, o dönemin tıp tekniğiyle kurşunları çıkarmanın çok tehlikeli olduğuna karar verdi. Fanya, Brest-Litovsk Antlaşması'nı imzalayarak Almanya'ya tavizler verdiği için Lenin'e suikast uyguladığını belirtti.
1919 Mart ayında Lenin ve diğer Bolşevik liderler, tüm dünyadan gelen devrimci sosyalistlerle buluşarak Komünist Enternasyonal’i kurdu. Bu şekilde, daha geniş olan sosyal-demokrat hareketten ayrılmış olundu; ve artık komünist olarak nitelendirileceklerdi.27
Lenin I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'nın pek çok ülkesinde sosyal-demokratların ve sosyalistlerin kendi ülkelerinde emperyalist savaşa bulaşan hükûmetlerini desteklemelerini eleştirerek sosyal-demokrat adını değersizleştirdi ve 1917 yılında açıkladığı Nisan Tezleri'nde Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adının Komünist Parti olarak değiştirilmesini önerdi. Bu öneri kabul edildi, ancak parti resmi olarak 1918 yılının Mart ayında Komünist Parti adını aldı. 1919'da devrimin özellikle Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada yayılması amacıyla Komintern'i örgütlerken Marksist sosyal-demokratlara da parti adı ve izlenecek yol ve taktikler konusunda tercih yapmaları çağrısında bulundu. İtalya, Yunanistan, Fransa vs. pek çok Avrupa ülkesinde kurulan Komünist Partileri Komintern'e davet etti ve örgütlü mücadelenin önemine değindi. İdeolojik olarak Marksizm-Leninizm'i benimseyen partiler ülkelerinde devrimci mücadeleyi başlattı. Ancak 1919'da Almanya'daki devrim girişiminin başarısız olması ve Avrupa ülkelerindeki kapitalist hükûmetlerin sosyalizme karşı sert tedbirler alarak kalkan oluşturması Lenin'in devrimci mücadeleyi sömürge altındaki üçüncü dünya ülkelerine yöneltmesine sebep oldu. Lenin bu amaçla emperyalist devletlerin egemenliğindeki halklara bağımsızlık mücadelesi başlatmaları çağrısında bulundu. Yaşadığı dönemde Çin ve Moğolistan'da başlayan devrimci hareketler ölümünden sonra Kuzey Kore, Küba, Vietnam, Laos ve daha pek çok Latin Amerika, Afrika ve Asya ülkesinde Leninist taktik ve yollarla sosyalistlerin iktidara gelmesini sağladı.
Bu arada, Rusya’da iç savaş sürmekteydi. Çok geniş bir yelpaze içinde farklı görüşlere sahip siyasi hareketler ve destekçileri Sovyet hükûmetini devirmek için silaha sarılmıştı. Birçok taraf iç savaşa karışmış olsa da çarpışan iki önemli taraf komünistlerin Kızıl Ordusu ile monarşi taraftarlarının Beyaz Ordusuydu. Fransa, Büyük Britanya, ABD ve Japonya gibi yabancı güçler Beyaz Ordu'ya destek vermiş ve fiilen işgale katılmışlardı.28 Rusya'nın mevcut durumundan istifade eden Polonya, Romanya ve Japonya da toprak kazanma amacıyla Rus topraklarını işgal etti. Bolşevikler bir yandan monarşi taraftarlarıyla diğer yandan yabancı işgalcilerle mücadele etmek zorunda kaldılar. Lenin'in yoksul Rusya halkları üzerinde etkili olan politikası Kızıl Ordu'ya katılımı arttırdı ve 1920 yılında bilfiil 3 milyon kişi Kızıl Ordu saflarında savaşmakta idi. Leon Troçki tarafından komuta edilen Kızıl Ordu, 1921 yılında Beyaz Ordu'yu ve müttefiklerini yenerek iç savaşı kazandı. Emperyalist dostları ve komutanları tarafından yalnız bırakılan son Beyaz Ordu birlikleri de kaçarak ülkeyi terk etti.
Ancak bağımsızlığı 1918 yılında Lenin tarafından onaylanmasına rağmen Sovyet iktidarına düşmanlığını gizlemeyen Polonya ise Józef Piłsudski önderliğinde Rus topraklarına saldırınca 1920 yılında Sovyet-Polonya Savaşı patlak verdi. İç savaşta yorgun düşmüş Kızıl Ordu emperyalist batının desteğini alan Polonya'da yeterince başarı sağlayamayınca Sovyet hükûmeti 1921 yılı Mart ayında imzalanan antlaşma ile Belarus'un batı topraklarını Polonya'ya bırakmak zorunda kaldı ve bu şekilde Sovyet-Polonya sınırı çizildi. Sovyetler Birliği ancak 1939'da bu toprakları geri alabildi.
Lenin, emperyalizmin şiddet eğilimi olduğunu savunuyor ve 1917 yılında kapitalist ve emperyalist güçlerin kontrolü altındaki ulusların koşulsuz olarak kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu deklare ediyordu. Ancak iç savaşın yarattığı buhran, erken ölümü dolayısıyla iktidarının kısa sürmesi, emperyalist saldırılar gibi sebeplerden dolayı bu ilkeyi istediği şekilde uygulama imkânı bulamadı.
1920-1921 yıllarında, altı ulusal cumhuriyet Ukrayna, Belarus, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasındaki ilişkiler açık biçimde belirlenmiş değildi. Lenin bu birliğin sosyalist, enternasyonalist ilkelere uygun şekilde gönüllülük yolu ile uygulanmasını istiyordu. Lakin Sovyetler Birliği’nin kurulması sırasında, Komünist Parti saflarında yeşermeye başlayan Rus milliyetçiliği ile de mücadele etmek durumunda kaldı. Lenin bu tehlikeyi dikkate alarak büyük Rus şovenizmine karşı uyanık olma çağrısında bulundu. Lenin'e göre Sovyetler Birliği'ni iki önemli etken tehdit etmekteydi; bürokratik komünizm ve Rus şovenizmi. Rus milliyetçiliğine karşı diğer uluslarda hortlayacak milliyetçi saldırganlıklar sosyalist idealizmi mahvedebilirdi.
Gürcistan’ın birliğe katılım koşullarının müzakere edildiği dönemde politikaları yürüten, iç savaş sırasında da orada görev almış olan Gürcü asıllı Milliyetler Halk Komiseri Josef Stalin ve yine Gürcü asıllı Sorga Ordzhonikidze ikilisinin federasyona katılım koşullarını reddeden Gürcüler'e uyguladığı baskıları geç de olsa fark ederek engellemeye çalıştı. Stalin'in Rusya'nın otoritesini güçlendiren federasyon planını eleştirdi. Lenin, bu konudaki görüşünü “Ulusal sorunlar bastırılmamalı, çözülmeli” şeklinde açıkladı ve Gürcistan meselesi ile ilgili Lev Troçki’ye ve Stalin’in hazırladığı ve sadece Ermenistan ve Azerbaycan’ın kabul ettiği Özerkleştirme Tasarısı’nın düzeltilmesi için de Lev Kamenev’e SSCB’nin Kuruluşuyla İlgili Tasarı” isimli mektubu yazdı.
Sovyet projesinin Rusya Federasyonu’na katılma biçiminde değil, eşit cumhuriyetlerin birleşmesi biçiminde olması gerektiğini vurguladı. Bu şekilde bir birliğin amacının diğer ulusların kapitalist emperyalizmden korunmasına da hizmet edeceğini öngördü.
Ancak Lenin, hastalığı nedeni ile bu dönemde güçten düştü ve zamanla sağlığını tümden yitirdi. Daha önce yok etmeye söz verdiği ezen ulus şovenizmi, sürece yeniden hâkim oldu ve uluslar politikası, gönüllü olarak birliğe katılsa da Rusya'nın otoritesinin güçlenmesine karşı çıkanların asimilasyonu politikası biçiminde işledi.
Uzun yıllar süren savaş ve bu buhran dönemindeki sert tedbirleri içeren ekonomi politikası, 1921 yılındaki kıtlık ve düşman hükûmetlerin kuşatması sonucunda Rusya harap düşmüştü. En büyüğü Tambov Ayaklanması olan birçok köylü ayaklanması oldu. 1921 Mart’ında Kronstadt’ta denizcilerin isyanı üzerine Lenin, savaş komünizmi politikasını sanayii ve özellikle tarımı yeniden yapılandırmak için Yeni Ekonomi Politikası (Rusça: Новая экономическая политика [НЭП]) (NEP) ile değiştirdi. Bu yeni politika üretim ve gelişmeyi sabote edip piyasaya ürün sürülmesini engelleyerek kıtlık yaratanlara ve karaborsacılara karşı bir önlem olarak ortaya çıktı. Kırsal kesimde tarımsal üretimi kontrol edenlerin piyasaya serbestçe ürün vermelerini sağlamak amacıyla serbest ticarete izin verdi. Kısmi liberalleşme hareketi planlı sosyalist ekonomiye geçmeden önce toprak aristokratlarının ve fabrikatörlerin ekonomiyi daha da tahrip edip halkta infial yaratmalarına karşı bir tedbirdi. 1927 yılında NEP siyaseti yerini sanayileşme ve kolektivizasyona bıraktı.
1921'de Bolşevikler Beyaz Terör'ü yenmeyi başararak iç savaşı sona erdirdiler. Belarus, Ukrayna, Orta Asya ve Kafkasya'daki cumhuriyetlerde de Bolşevikler yeni rejimi yıkmaya çalışan muhalifleri bertaraf etmeyi başardılar.
1922 yılında devletin federal yapısı konusunda tartışmalar yaşandı. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin tüm cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savunuyordu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Plana göre her cumhuriyetin birlikten ayrılma hakkı vardı. Sonunda federasyonun oluşturulmasında Leninist ilkeler kabul edildi.
30 Aralık 1922'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin, Belarus SSC, Ukrayna SSC, Orta Asya ve Kafkas cumhuriyetleriyle birleşmesiyle Sovyetler Birliği resmen kuruldu.
Lenin dogmatik kuralları olmayan yeniliğe ve değişime açık bir siyasi anlayışa sahipti. Ülkenin mevcut koşullarına ve zamana göre değişim söz konusu olabileceği için komünizmin hem siyasal hem de ekonomik olarak statik, değişmez kurallarla değil, mevcut şartlara göre yeniden uyarlanarak tatbik edilmesi gerektiğini savunuyordu.
Leninizmin en dikkat çekici özelliği dönemin hemen hemen diğer bütün sosyalistlerinin savunduklarının aksine kendine has özelliklerinin olmasıydı. Örneğin Lenin Marksizm'i elekten geçirerek devrimci mücadeleyi reddeden ve iktidarın parlamenter yoldan alınması gerektiğini savunan Avrupalı hemen bütün sosyalistlerin aksine ısrarla devrimi savunan ender politikacılardan biriydi. 1905 Devrim hareketi başarısızlığa uğrasa da bu olay Lenin'i haklı çıkarır nitelikteydi. Ancak Lenin hareketin başarısızlığından kendisini ve diğer sosyalist liderleri suçlayacak ve sorunun isyanı örgütleyip yönlendirememek olduğu gerçeğini kabul edecektir.
Lenin pek çok kez kendisini yalnız bırakan, ama ısrarla savunduğu ve kabul ettirdiği ve en nihayetine doğruluğunu tasdik ettirdiği görüşlerle ön plana çıktı. Örneğin I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da kendi ülkesindeki mevcut hükûmetin savaş politikasına destek vermeyen tek sosyalist önderdi. Hükûmetlerinin saldırgan politikalarına destek veren II.Enternasyonal'deki sosyalist yoldaşlarını Marksizm'e ihanetle suçladı ve şiddetle eleştirdi. İsviçre'deki sürgünden döndükten hemen sonra partisine sunduğu Nisan Tezleri'nde de batılı yoldaşlarının ihanetini ileri sürerek sosyal-demokrasi kavramının önemini yitirdiği belirtti ve Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adının Komünist Parti olarak değiştirilmesi gerektiğini savundu. Şubat Devrimi'nin ardından iktidarı alanların bu devrimi burjuva hareketine çevirdiklerini ileri sürdü ve mevcut hükûmetin yoksul halk kitlelerinin taleplerini karşılamasının imkânsızlığını vurguladı. Bu tezlerde yine arkadaşlarının çekingenlikle kabul ettiği sosyalist devrim çağrısı yaptı.
Ekim 1917'de Merkez Komite toplantısında Bolşevik yoldaşları Grigori Zinovyev ve Lev Kamenev'in maceracılık suçlamalarına ve hatta Lev Trotski'nin ilk başlardaki muhalefetine karşın ayaklanma kararının alınmasını ısrarla savundu. 1918 Mart ayında Almanya'nın saldırısının tüm devrimci kazanımları bertaraf edeceğini fark ederek Brest-Litovsk Barış Antlaşması'nın derhal imzalanması gerektiğini savunan tek kişi de kendisiydi. Ancak Lenin'i ve Leninizm'i daha değerli kılan kendisinin ısrarla savunduğu, yoldaşlarının ise reddettiği bu kararların sosyalist devletin kurulması ve geliştirilmesinde hayati bir öneme sahip olduğu gerçeğiydi. Önceleri Lenin'e muhalefet eden ancak bir süre sonra alınan kararların doğruluğunu fark ederek Lenin'e hak veren Bolşevikler bu sayede Leninizm'in özgünlüğünü de kanıtlamış oluyorlardı. Zira Leninizm terimini ilk kullanan da birçok kez Lenin'in görüşlerini eleştiren ancak daha sonra doğruluğunu kabul etmek zorunda kalan Grigori Zinovyev oldu.
Lenin'e göre politika dost ile düşman arasında ayırım gözetme sanatıdıydı. Ona göre parlamenter sistem halkın ihtiyaçlarına cevap veremediğinde ve önemini yitirdiğinde devrim kaçınılmaz olurdu. Halkı sefalet ve açlığa mahkûm eden kapitalizme karşı her türlü mücadelenin evla olacağını savunan Lenin, ülkenin asalaklardan, kapitalistlerden, soytarı sözde aydınlardan, fabrikatörlerden, yoksul köylüleri kene gibi kemiren toprak aristokratlarından temizlenmesi gerektiğini savunuyordu. Demokrasi kavramını da farklı bir şekilde yorumlayan Lenin, burjuva için mi yoksa halk için mi demokrasi sorusunu yönelterek, burjuvazi için demokrasinin kendi çıkarlarını güvence altına aldığı ve halkı özgürlük palavralarıyla kandırdığı bir terimden öteye gidemeyeceğini söyledi. Kapitalizmin egemen olduğu ülkelerde elit bir kesimin zenginliğini muhafaza edebilmek için özgürlük kavramını, propagandasına dini de alet ederek yoksul halk kitlelerini cennet vaadiyle kandırıp, bu dünyanın nimetlerini bencilce sömürmek ve paylaşımı reddetmek için sık sık kullandığını iddia etti. 20. yüzyılın başlarında Rusya'nın ve dünyanın yaşadığı trajediler karşısında savunduklarının haklılığını kanıtlayan Lenin, politikanın bir savaş alanı olduğunu ve halkın adil bir düzene kavuşabilmesi için bu savaş alanında mücadelenin kaçınılmaz olduğunu vurguluyordu.
Lenin'in politik manevraları da ekonomik alanda ve dış politikada dikkat çekiyordu. Örneğin iç savaşın yarattığı yıkımın onarılması için sosyalist politikadan kısmen ödün vererek 1921'de NEP'i uygulamaktan hiç çekinmedi. Bu politikanın henüz tamamen bertaraf edilmemiş fabrikatörlerin ve toprak aristokratlarının gelişimi sabote etmelerine karşı bir önlem olarak alındığını belirtti. Nitekim bu taktik kulakların yarattığı kıtlığın önüne geçmekte son derece başarılı oldu. Dış politikada ise Avrupa'da yaşanan gelişmeleri dikkate alarak komünizmin yayılması için verilen mücadelenin yönünü ve niteliğini değiştirmekten de hiç çekinmedi. 1919 yılında Almanya'daki Spartaküs hareketinin yenilgiye uğratılması ve sosyalist yoldaşları Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'in hunharca katledilmesi üzerine Marks'ın öngördüğü devrim için batı Avrupa'da henüz koşulların elvermediğini fark ederek mücadelenin yönünü emperyalist devletlerin egemenliğindeki sömürge ülkelerine çevirdi. Bu amaçla özellikle Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Latin Amerika ülkelerindeki halklara bağımsızlık çağrısı yaptı. Hindistan, Türkiye, Çin, Meksika gibi ülkelerde başlayan ve zamanla tüm üçüncü dünya ülkelerine sıçrayan bağımsızlık mücadeleleri bazı ülkelerde sosyalizmden farklı da olsa Moskova'nın desteğiyle batının emperyalist hegemonyasından kurtulmuş yeni hükûmetlerin kurulmasını sağladı.
Lenin'in sağlığı, devrim ve savaşın getirdiği gerginlik sonucu oldukça zarar görmüş; suikast girişiminde aldığı yaralar sağlık durumunu daha da kötüye götürmüştü. Kurşun hâlâ boynunda idi ve omuriliğe yakın durduğu için, o günün tıp tekniğiyle çıkarılması mümkün değildi. 1922 Mayıs’ında ilk defa felç geçirerek sağ tarafı kısmen felçli kalan Lenin’in hükûmetteki rolü giderek azaldı. Aynı yılın aralık ayında geçirdiği ikinci felçten sonra aktif politikadan çekildi. 1923 Mart’ında geçirdiği üçüncü felcin sonrasında konuşma yeteneğini de yitirerek ölene kadar yatağa bağımlı kaldı.
İlk kez felç geçirdikten sonra, hükûmet ile ilgili bazı yazıları eşine dikte ettirdi. Bunların arasında en ünlüsü Lenin'in vasiyetidir. Bu vasiyette, başta Josef Stalin olmak üzere önde gelen komünistleri eleştiriyordu. 1922 yılı Nisan ayından itibaren Komünist Parti Genel Sekreteri olan Stalin'in eline sınırsız bir otoritenin geçtiğini söyledi ve yoldaşların Stalin’i bu görevden uzaklaştırmak için bir yol aramalarını önerdi. Bunun dışında 1922 yılından ölümüne kadar Militan Materyalizmin Önemi Üzerine, "Kamenev'e mektup", "Özerkleştirme" Üzerine, "İşbirliği", "Daha Az, Daha İyi" gibi çeşitli yazılar kaleme aldı.
Lenin, vasiyetinde Sovyetler Birliği'ne yönelik yıkıcı nitelikte özellikle iki tehlikeye karşı dikkat edilmesi çağrısında bulundu. Bunlar; Büyük Rus şovenizmi ve bürokratik sosyalizmdi. Büyük Rus şovenizmi, çokuluslu devletin halklarının sosyalist ideolojiye ve birlik politikasına yönelik isyankar tavırlar sergilemelerine sebep olabilirdi. Bu nedenle milliyetçi ve şovenist politikaların enternasyonalist amaçları gölgelememesi gerektiğini belirtti. Bürokratik yozlaşmanın da sosyalist sistem için ciddi bir tehlike olabileceğini, ekonomik kalkınmaya zarar vermemesi için devletçi politikalarda bürokrasinin engelleyici bir unsur olmamasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti. Ülke yönetiminde de partinin önde gelen isimleri arasındaki çatışmanın yıkıcı olabileceğini belirterek kolektif liderliğin önemini vurguladı.
Lenin’in ölümünden sonra eşi Nadejda Krupskaya, 1924 Mayıs’ındaki 13. Parti Kongresi’nde okunmak üzere vasiyeti Merkez Komite Sekretaryasına teslim etti. Vasiyet o dönemde partide etkili olan Grigori Zinovyev, Lev Kamenev ve Josef Stalin'i zor durumda bıraktı. Partide Lenin'in büyük otoritesi ve saygınlığı metnin örtbas edilmesi ihtimalini imkânsız kılıyordu. Ancak Lev Trotski'ye karşı iktidar mücadelesi veren Zinovyev, Kamenev ve Stalin; ellerini zayıflatmak da istemiyordu. Bu durumda Merkez Komite toplanacak29 ve metnin 13. Kongre delegelerine not tutmamaları ve metinden kongrede bahsetmemeleri şartıyla okutulmasına karar verildi. Lenin'in eşi Krupskaya karara karşı çıksa da sonuç değişmedi. Metin, delegeler tarafından ayrı ayrı okundu. Bu durum Lenin'in beklediği iddia edilen etkiyi yaratmadı. Stalin Genel Sekreterliğe devam etti. Lenin'in eşi Krupskaya da bir süre sonra Stalin'e yönelik muhalefetinden vazgeçerek onu destekledi. Ancak vasiyet Sovyetler Birliği'ne düşman olan kapitalist devletler için bir fırsat oldu. Nitekim vasiyetin bir kısmı ilk olarak 1926 yılında Max Eastman tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlandı;30 Troçki ise partiden tasfiye edilip sürgüne gittiği dönem içerisinde 1934 yılında metni yayımlattı.
Lenin 21 Ocak 1924 günü akşam saat 18.50'de, 53 yaşında öldü. Lenin’in ölüm sebebi için yapılan resmî açıklama serebral arteriyoskleroz ya da dördüncü bir inme idi. Ancak Lenin’i tedavi etmeye çalışan 27 doktorun yalnız sekizi otopsi raporunda bu sonuca vardığı için, ölümü ile ilgili başka teoriler de ortaya atıldı.3132 Tarihçilerin büyük çoğunluğu ölüm sebebinin, suikast neticesi boynunda kalan kurşunun neden olduğu bir felç olduğu konusunda hemfikirdir.
Devrimin lideri ve Sovyetler Birliği'nin kurucusu Lenin'in ölümüyle ülkede bir hafta sürecek yas ilan edildi. Birkaç günde yaklaşık bir milyon kişi liderin naaşı önünde saygıyla eğildi.33 Leonid Krasin'in önerisiyle tahnit edilen naaşı 27 Ocak 1924 tarihinde düzenlenen büyük bir cenaze töreniyle Moskova Kızıl Meydan'a inşa edilen Lenin Mozolesi’ne konuldu. Lenin’in ölümünden üç gün sonra devrimin simgesi Sankt-Peterburg şehrinin adı Leningrad olarak değiştirildi. SSCB, 1991 yılında dağılana kadar şehir bu isimde kaldı. 1991 yılında ismi tekrar Sankt-Peterburg olan şehrin bulunduğu bölge (Rusça: Oblast) ise hâlen resmî olarak Leningrad Oblastı adını taşımaktadır. Lenin'in doğduğu şehir olan Simbirsk şehrinin adı da ölümünden hemen sonra Ulyanovsk olarak değiştirildi. Bu şehir Lenin'in anısına hâlen Ulyanovsk olarak adlandırılmaktadır.
Dosya:Kamenev.lenin.jpg|Lev Kamenev ve Lenin, Gorki Leninskiye’de (1922) Dosya:19220901-lenin stalin at gorki.jpg|Vladimir Lenin ve Josef Stalin, (1 Eylül 1922) |Pravda okurken Dosya:Lenin-last-photo.jpg|Hayattayken çekilen son fotoğraflarından biri Dosya:Lenin dead.jpg|Lenin'in ölümünü açıklayan resmî bildiri (21 Ocak 1924)
Lenin'in korunan naaşı Moskova'nın merkezinde Kızıl Meydan'daki Lenin Mozolesi'nde sürekli olarak ziyarete açık tutulmaktadır.
Ölümünden hemen önce belirttiği, kendisi için anıt yapılmaması isteğine rağmen Lenin adı, ilk proleter devletin kurulmasındaki dehası ve Stalin'in yarattığı kült nedeniyle zaman içinde dinsel tapınmaya yakın sayılacak mertebeye ulaşmıştı. 1980'lere gelindiğinde Sovyetler Birliği’nde her önemli şehrin merkezinde bir Lenin heykeli, merkeze yakın bir Lenin caddesi ve Lenin meydanı, tüm şehre dağılmış yirmiye yakın irili ufaklı büst ve heykel bulunuyordu. Kolektif çiftliklere, nişanlara, buğday hibridlerine ve hatta bir asteroide Lenin’in adı verilmişti. Çocuklara ana okulu çağından itibaren "Lenin Dede" hakkında öyküler anlatılıyordu. Adına ödüller verildi. 1930 yılında adına verilmeye başlanan Lenin Nişanı 431.418 kez verildi.
Mihail Gorbaçov'un döneminde izlenen restorasyon ve revizyonizm politikaları sonucu 1986 yılından itibaren Sovyetler Birliği’nde komünist rejimin çözülmesi, Sovyet cumhuriyetlerinde Lenin’e duyulan saygının emperyalist basın-yayın organları tarafından antikomünist propaganda ile azalttırılmasına yol açtı. Ancak halkın büyük bir kısmı için hala önemli olarak görülür.34 Ayrıca tüm dünya Marksistleri açısından fikri ve pratik lider olarak özel yer tutmaktadır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Doğu Avrupa’da sosyalizme geçmiş halk cumhuriyetlerinde, özellikle de Ukrayna'da bulunan heykellerinin çoğu kaldırılmış olsa da Rusya, Belarus, Moldova, Kazakistan ve Kırgızistan'da35 büyük bir kısmı hâlâ durmaktadır. Sovyetler Birliği'nin yardımıyla bağımsızlık kazanmış olan Vietnam, Laos,36 Kuzey Kore,37 Hindistan ve Küba'da da pek çok Lenin heykeli ve büstü bulunmaktadır. Ayrıca Almanya, ABD, Gürcistan ve Litvanya'da da Lenin heykelleri mevcuttur.38 Son dönemlerde bazı ülkelerde ise Lenin'in şahsiyetine olan ilgi daha da artmış ve onun adına yeni anıtlar inşa edilmiştir. 2014 yılında Ukrayna'dan ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş olan de facto bölgeler Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'nde,39 Venezuela,40 Belarus,41 ve Rusya'da Lenin adına yeni heykel ve büstler dikilmiştir.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Leningrad şehri orijinal adı olan St. Petersburg’a dönse de, çevresindeki Leningrad Oblast'ın adı değişmedi. Lenin’in doğum yeri olan Ulyanovsk’ta oturanlar şehrin adının yeniden Simbirsk olarak değişmesine karşı çıkarak başarılı oldu. Lenin’in naaşının toprağa verilmesi, son yıllarda Rusya’da sürekli gündemde bir konu hâline gelse de Komünist Parti'nin muhalefeti ve iktidardaki Birleşik Rusya Partisi'nin bu konuda çekingen davranması liderin naaşının korunmasında etkili olmaktadır.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Lenin ile ilgili Rusya'da pek çok anket yapıldı. Kamuoyu Vakfı olan FOM araştırma şirketinin 1999 yılında yaptığı bir ankete göre Rusların %65'i Lenin'in tarihi rolü hakkında pozitif bir değerlendirmede bulunurken, %22'si negatif bir değerlendirme yapmış, %13 ise kararsız olduğunu belirtmiştir.42 Levada Araştırma Merkezi'nin 22 Nisan 2001'de Lenin'in 131. doğum yıldönümü kutlamalarında açıkladığı bir anket sonucuna göre ise Rus halkının %70'i Lenin'in iktidarı süresince uyguladığı politikaların o dönemin koşullarına göre uygun olduğunu belirtmiştir.43
VTSIOM araştırma şirketinin 2016 yılında yaptığı bir ankette ise Rus halkına "Lenin'e sempati duyuyor musunuz" sorusu yöneltilmiş ve halkın %63'ü Lenin'i seviyorum cevabı verirken %23'ü sevmediğini ifade etmiştir. %14 ise bu konuda görüş bildirmemiştir.44 Yine VTSIOM araştırma şirketinin yaptığı başka bir ankette halka "Lenin, Rus halkının çıkarları doğrultusunda mı hareket etmiştir" sorusu yöneltilmiş ve %65 halkın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini söylerken, %8 sadece Rusya'daki azınlıkların lehine, %15 ise belirli bir imtiyazlı zümre için çalıştığını belirtmiştir. Halkın %12'si ise bu konuda yorum yapmanın zor olduğunu ifade etmiştir.45
Troçki, Lenin'in görünüşünü basit ve güçlü olarak nitelendirdi. Ortalama boyunu 165 cm civarındaydı, Slav tipi bir yüze ve etkileyici koyu kahverengi gözlere sahipti.
Onunla bizzat tanışan Rus mucit Lev Theremin, Lenin'in parlak kızıl saçlarına çok şaşırdığını ifade etmiştir.46
Lenin'de kendisine babasından genetik olarak kalan gözle görülür bir konuşma bozukluğu vardı.47
Molotov'un anılarına göre, Lenin okuma yazma sırasında gözlük takıyordu fakat bu gözlüğü halk arasında kullanmak istememiştir.
Lenin'in beyni, vücudu mumyalanmadan önce çıkarılmıştı. Sovyet hükûmeti, tanınmış Alman bilim insanı Oskar Vogt'u Lenin’in beynini incelemek ve "dehaya" yol açan beyin hücrelerinin yerini tespit etmekle görevlendirdi.48 İnceleme Vladimir Behterev'in Beyin Enstitüsü’nde yapıldı. Vogt 1929 yılında yayımladığı yazıda beynin renksiz olduğunu, küçüldüğünü, birçok bölgesinin yumuşadığını49 ve serebral korteksin üçüncü katmanında bazı piramidal nöronlar bulunduğunu yazmıştır. Ancak bu bulgunun deha ile olan ilgisi tartışma konusudur. Vogt’un çalışması Sovyetler tarafından yetersiz kabul edildikten sonra 1993'te bir Rus ekibi tarafından yeniden incelemeler yapılmış, raporlarında Lenin'in beynin kendine has özellikleri belirtilmiştir.50
Lenin'in topluluk önünde yaptığı bazı konuşmalar gramofon ile kaydedilmiştir. 1919-1921 yılları arasında Rusça olarak kaydedilen bu ses kayıtlarından bazıları günümüze ulaşmıştır.515253
Orijinal kaynak: vladimir lenin. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Christopher Read, Lenin: A Revolutionary Life. Routledge, 2005, p.4. ISBN 0-415-20649-9 ↩
Dimitri Volkogonov, Lenin: A New Biography, Free Press, 2006, p.8. ISBN 0-02-933435-7 ↩
Robert Service, Lenin: A Biography, Belknap Press, 2002. ISBN 0-674-00828-6. ↩
Eugene Danilov, Lenin: Secrets of Life and Death, Zebra E, Moscow, 2007, p. 181. ISBN 978-5-17-043866-2 ↩
Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Tarihi, Kaynak Yayınları, ISBN 9753431597 ↩
Michael Pearson, Lenin's Mistress: The Life of Inessa Armand, Random House Inc., 2002 ISBN 978-0-375-50589-8 ↩
Robert Service, Lenin: Eine Biographie, München, Beck, 2000, s. 331. ↩
Christopher Read, From Tsar to Soviets: The Russian People and Their Revolution, 1917-21, Oxford University Press, 1996, pp. 151-153. ISBN 978-0-19-521242-6 ↩
Montefiore, Simon Sebag, Young Stalin, Vintage Books, 2008, s.332 ↩
2 muhalif oy Zinoviev ve Kamenev'e aittir. İkili 18 Ekim günü Bolşevik karşıtı yayın yapan Maksim Gorki'nin Novaya Zhizn (Yeni Hayat) gazetesine açıklama yaparak Bolşeviklerin ayaklanma hazırlığında olduğunu ifşa edeceklerdir. ↩
Lenin "Collected Works", c. 31, s. 516. (İngilizce) ↩
Lenin "Collected Works", c. 30, s 335. (İngilizce) ↩
Read, Lenin: A Revolutionary Life., p.186. ↩
Carr, E. H., 'The Origin and Status of the Cheka.', Soviet Studies, vol. 10, no. 1, pp. 1–11. JSTOR ↩
Dmitri Volkogonov Lenin: A New Biography, Free Press, 2006, p. 229. ISBN 0-02-933435-7 ↩
Rusya’da Bolşevik Partinin adı önce "Rusya Komünist Partisi" daha sonra da "Sovyetler Birliği Komünist Partisi" (Rusça: КПСС) olarak değiştirildi. ↩
Bakınız Çekoslovak Lejyonu, Kutup Ayısı Seferi ve Sibirya Müdahalesi ↩
Toplantıda Stalin Genel Sekreterlik görevinden istifa etmiş ancak istifası reddedilmiştir ↩
Ölümünden hemen sonra, frengi olduğu dedikoduları yayıldı. Otopsiden sorumlu patolog Aleksey Abrikosov otopsi raporunda frengiden sözetmedi ancak bahsettiği kan damarlarındaki hasar, felç ve diğer yetersizlikler frenginin de belirtilerindendir. Frengi hastalığının son aşamasında ortaya çıkan lezyonlar vücudunda görülemediği için iftira olarak tahmin edilen bu söylem kesin olarak çürütülmüştür. ↩
https://web.archive.org/web/20160417225513/https://www.maximonline.ru/longreads/photogallery/_article/zhil-byl-akustik-odin/ | arşivtarihi = 17 Nisan 2016}} ↩
Lenin’s Collected Works, 4th English Edition, Progress Publishers, Moscow, 1972 Volume 29 ↩
Ленин - Беспартийные и Советская Власть (Rusça) , Erişim tarihi: 29 Kasım 2016. ↩
Lenin - About food tax , SovMusic.ru, Erişim tarihi: 29 Kasım 2016. ↩
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page